HOŞGELDİNİZ!
  BILGILER
 

 

12-15 yaş arasındaki genç kızlar, hafif bir makyajla kendi güzelliklerini rahatlıkla ortaya çıkartabilirler. Bir genç kız, makyajıyla doğal olmalıdır ki yüz özellikleri ortaya çıkabilsin.

Makyajda abartıya kaçmak sizi güzel
değil, komik gösterecektir. Ucuz ürünlerle mükemmel görüntüye sahip olabilirsiniz.

Yüzünüzün her tarafına makyaj yapmak zorunda değilsiniz, belli kısımlara hafif bir makyaj sizi idare edecektir. Partiler için biraz daha makyaj gerekecektir. Makyajınızı cildinize iyice yaydığınızdan emin olun ve mutlaka bittiğin bir ışık altında kontrol edin.

Fondöten: Gençler için gerekli bir ürün değildir. Gözeneklerinizi tıkar ve emin olun çok abartılı bir görüntü yaratır. Sadece lekelerinize kapatıcı uygulayın ve tüm yüzünüze toz şeklinde teninizle aynı renkte pudra uygulayın.

Çiller: Çillerinizi saklamayın, siz farkında değilsiniz belki ama o da yüzünüzün bir parçasıdır. Güneş ışığı çillerinizi kararttığından güneş gözlüğüyle korunun. Yaşınız ilerledikçe çilleriniz solacağından önemli bir sorun olmayacaktır, dert etmeyin.

Göz Makyajı: Büyüdükçe farlara olan ilginiz de artacaktır. Farınızı sürerken yeni trend metalik renkleri ve az parıltı da uygulayın. Pul pul dökülebilir dikkat edin. Farınızın göz renginizle uyuşması çok gerekmez; sarımsı kahverengi, gri veya kahverengi, mavi, kahverengi ve ela gözlere uygulandığında hayranlık uyandırır. Esmer ve sarışınlar için kahverengi rimel uygundur. Siyah rimel,sert bir görünüm uyandırır. Eğer kahverengi yeteri kadar koyu değil diyorsanız, kahverengimsi siyah bir rimel kullanabilirsiniz. Suya dayanıklı rimeller, spor yapanlar için sıcak havalarda idealdir. Akmaz,bozulmaz ama çıkarması zordur. En az şekilde sürün ki hem çıkarması kolay olsun, hem de hoşa gitmeyen lekeler bırakmasın. Eğer göz kalemi kullanacaksanız sıvı kalemden daha doğal bir görüntü sağlayacaktır.
K:Alıntı
Not: Makyaj için 10-13 yaş erken diye düşünüyorum. Düğün yada özel günlerde kalem, parlatıcı olabilir, fazlası abartı bence. Sonra cildimiz bozulabilir.  Sivilcelerimiz  artabilir. Aşırıya kaçmamak lazım. Ben makyajı hiç sevmiyorum.

 

Yurt gezilerinden birinde Atatürk, tek öküz ile çift süren bir çiftçi ile karşılaşır.
- Kolay gele, bereketli ola Ağa.
- Allah razı olsun Bey.
- Hayrola Ağa. Öküzün tekine ne oldu?
- Devlete vergi borcumuz vardı Bey, icra kapımızı çalınca çaresiz kaldık. Koca öküzü satıp borcumuzu ödedik.

Atatürk "Sağlık olsun Ağa" diyerek, konuşmasını kısa keser.Çiftçinin adının Halil Ağa olduğunu öğrenen Atatürk,bir süre düşünceli bir şekilde yürüdükten sonra,Salih Bozok’u yanına çağırır.
- Salih, yarın sabah git, Halil Ağa’yı bul ve bana getir.Benim kim olduğumu sorarsa, "Bizim bey seni bir kahve içmeye çağırıyor" de.

Ertesi gün,Halil Ağa getirildiğinde,Atatürk "Halil Ağa, anlat şu vergi işini bir daha" der.

Halil Ağa,vergi borcunu,icrayı,satılan öküzünü tekrar anlatır. Atatürk,kaşlarını çatar ve yanındaki İsmet Paşa ve Şükrü Kaya’ya dönerek;

- Arkadaşlar,biz İstiklal Savaşı’nı Halil Ağa’nın öküzünü icra yoluyla satalım diye yapmadık.Bu memlekette adaletivatandaşı böyle mi koruyacağız? Gerekirse vergi borcu ertelenebilir, köylünün çift sürdüğü öküzü elinden alınmaz.

Bu konuşma üzerine, Atatürk’ü tanıyan Halil Ağa’nın:
- Sen Atatürk Paşa’msın galiba,bir kusur ettimse beni bağışla.
diye yalvarması üzerine Atatürk,Halil Ağa’nın sırtını okşayarak,
- Sana güle güle Halil Ağa,sen bizim gözümüzü açtın,
der ve Halil Ağa’yı ayakta uğurlar.

 

 

Bir gün Talih ile Akıl şiddetle bir kavgaya girişirler.Kavganın tek sebebi vardır.Her ikisi de dünyanın kendi sayesinde ilerlediğini, geliştiğini iddia ediyordur.Karşılıklı olarak bir sürü kanıt ileri sürerler,bir sürü olay anlatırlar ama ikisi de diğerini ikna edemez.

Sonunda Talih'in aklına bir fikir gelir.Bir şehre giderler,şehir meydanında başıboş dolaşan garip bir eşek görürler.
Talih Akıl'a:

-Şimdi göreceksin der ve eşeğin kafasına girer.
Biraz sonra yoldan geçen bir adam eşeğe bakar ve,
-Bu eşek bana kutsal eşeği hatırlattı der.Onun bu sözünü duyan bir başka adam da şunu öne sürer:
-Hani İsa Peygamber'i taşıyan bir eşek vardı,bu ona çok benziyor.
Çok zaman geçmezki, eşeğin başına bir sürü insan toplanır.Her biri ayrı bir söz söyler,yeni bir fikir ortaya atar.Eşeğin kutsal olduğunda birleşirler ama,her biri kutsallığının derecesi hakkında değişik bir görüş ileri sürer.Bu konuda uzlaşamadılarsa da,sonunda eşeğin "büyüklüğü" konusunda fikir birliğine varırlar.

Biri bir öneride bulunur:
-Benim samanlığım tıka basa dolu.Oraya götürelim istediği kadar yesin.
Bir başkası ona karşı çıkar:
-Böyle bir eşek samanlığa götürülür mü, ben ona kendi evimi vereceğim,rahat rahat otursun.
Bir başkası ikisine de kızar:
-Olur mu kardeşim,hemen valiye gidelim söyleyelim,onun sarayı bu eşeğe verilsin.
Biraz daha tartışırlar ve hem samanlığı,hem evi eşeğe vermeye ve hem de validen sarayını istemeye karar verirler.
Onlar bu şekilde hararetli hararetli tartışmaya devam ederken Talih usulca eşeğin kafasından çıkar,bir kenarda olup bitenleri izleyen Akıl'ın yanına gelir.

-Gördün mü der,basit bir eşeğin kafasına girdim ve onu Image Hosted by ImageShack.usdünyada olabilecek en talihli eşek haline getirdim.Sen böyle bir şey yapabilir misin?
-Haklısın der Akıl,Asla böyle bir şey yapamam,çünkü bir eşeğin kafasına girmeyi asla düşünemem.Ben sadece hak eden ve beni iyi kullanacak olanların kafasına girerim.

Arkadaşlar bende yazdığım yazılarım okuyorum ve bu yazı çok hoşuma gitti gerçekten. Mutlaka okumalısınız...

KIRMIZI:

Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Mutluluğu temsil eder. Kırmızı renk, fiziksel olarak; ataklığı, canlılığı ve duygusal bağlamda; bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir.

İştah açar. O yüzden dünyadaki gıda firmalarının çoğu logosunda kırmızıyı kullanır. Kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Yanlış bir inanış vardır; boğaların kırmızıya saldırdığı sanılır. Oysa boğalar renk körüdür. Kırmızıya değil, kendilerine sallanan koyu renkli beze saldırır.


YEŞİL:

Duygusal olarak bizi en çok etkileyen bir organımız olan kalp organının , bu rengin yaydığı enerji alanında olduğu düşünülür. Doğanın ve baharın rengidir. Güven veren renktir. O yüzden bankaların logolarında hakim renktir. Yeşil yaratıcılığı körükler. Bu yüzden büyük lokanta mutfaklarında yeşil tercih edilir. Hastanelerde de yeşil rahatlatıcı özelliği nedeniyle kullanılır. Yeşil alanda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır.



SİYAH:

Duygusallığı ve hüznü simgeler. Gücü ve tutkuyu temsil eder. Bizde ve batıda siyah matemi temsil ederken, Japonya'da siyah mutluluktur. Siyah fonda kullanılırsa karamsarlığı çağrıştırır. Einstein konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan odaları tercih ederdi.

MAVİ:

Vücudumuzda boğaz bölgesini yansıtan bir renktir. Mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların, denizin simgesidir. Sınırsızlığı ve uzak bakışlılığı simgeler. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Araplar mavinin kan akışını yavaşlattığına inanır, nazar boncuğu o yüzden mavidir. Batıda intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar. Duvarları mavi olan okullarda çocukların daha az yaramazlık yaptığı saptanmıştır.


LACİVERT:

Kozmik renk olarak kabul edilir; sonsuzluğu, otoriteyi, verimliliği simgeler. O yüzden dünyadaki firmaların yarıdan fazlası logolarında laciverdi kullanır. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.


MOR:

Eskiden beri ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülür. Tarih , yüksek sınıfların, saray mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydeder. Nevrotik duyguları açığa çıkardığından, insanların bilinçaltını korkuttuğu saptanmıştır. İntihar edenlerin beğendiği renktir.


PEMBE:

Uyum ,neşe , şirinliğin ve sevginin simgesi. Rahat hissettiren ve dinlendiren bir renktir. Bu yüzden bazı büyük mağazalar tezgahtarlarına pembe üniforma giydirir ki, müşteriler kendilerini rahat hissetsin diye. Pembe aynı zamanda çocuk rengidir.


SARI:

Sarı zeka , incelik ve pratiklikle ilgilidir. Toplumsal yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan bir anlamı vardır. Geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin sembolüdür. Dikkat çekiciliğinden dolayı dünyada taksiler sarıdır. Sarı ayrıca hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın tüm hüzünlü güzelliğinde onun her rengini izlemek mümkündür.


BEYAZ:

Temizliği ve saflığı temsil eder. İstikrarı, devamlılığı simgeler. Politikacılar beyazı pek severler, çünkü temiz, dürüst izlenimi vermek isterler...

KAHVERENGİ:

Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. Kansas Ünv.’de bir sergide, duvarların rengi değiştirilebilir hale getirilmiş. Fonda beyaz kullanıldığında insanlar sergide yavaş hareket etmiş. Fon kahverengiye döndüğünde ise insanlar müzede daha çok yeri daha az zamanda gezmişler. Kahverengi insanı hızlandırır. Bu yüzden fastfoodlar iç mekanda kahverengi kullanır. Kahverengi toprak rengidir. Kıyafetlerde pek tercih edilmez, çünkü kahverengi giyen insanlar kalabalıkta dikkat çekmezler

>> PORSELEN TABAKLAR

Porselen Tabaklar


Hükümdarın biri,mala mülke fazlasıyla meraklıdır.Gösterişi sever,değerli mallarıyla övünüp dururdu.Bir gün Çin'de çok özel bir ustanın değişik porselen tabaklar yaptığını duyar.Bu tabaklardan on tane getirilmesini ister.

Bir süre sonra tabaklar gelir.Gerçekten de çok güzeldiler. Hükümdar hemen önem verdiği kişileri akşam yemeğine çağırtır.

Yemek servisi başlar.Bu sırada elindeki porselen tabağı konuğun önüne koymak için eğilen bir hizmetkârın ayağı kayar,dengesi bozulur ve tabak yere düşüp kırılır.Hükümdar çok öfkelenir.Porselen tabakların dokuzu sofranın yanında duruyordur ama takım bozulmuştur.

Hükümdar bu öfkeyle ayağa fırlar,muhafızları çağırtır.Muhafızlar gelir ve korkudan titremekte olan hizmetkârı kollarından tutarlar.

Hükümdar köpür."Alın" der,"bu beceriksizi götürün,şehrin meydanında kafasını kesin.Böylece herkes görsün mal değeri bilmemenin cezasını."

Muhafızlar hizmetkârı götürmek üzereyken adam titrek bir sesle konuşur:
"Efendim.Madem ki ölüm cezasına çarptırıldım,son bir arzumun yerine getirilmesi gerekir."
Hükümdar şaşırır ama "söyle" der.
"Şehrin meydanına kadar çok yol var hükümdarım" der hizmetkâr, "bari bu yolu rahat yürüyeyim.Şu elinizdeki bastonu verirseniz bir idam mahkûmunun son isteğini yerine getirmiş olursunuz."

Hükümdar bir an düşünür,sonra hizmetkâra bastonunu uzatır.Hizmetkâr bastonu alır almaz muhafızların arasından sıyrılır,diğer 9 porselen tabağın durduğu yere gider ve hükümdarın bastonuyla vurarak tabakları kırmaya başlar.

Herkes şaşırıp kalmıştır.Kimse tepki gösteremeden hizmetkâr göz açıp kapayıncaya kadar bütün tabakları tuzla buz eder.Sonra döner ve bastonu hükümdara uzatır.
"Neden?" diye sorar hükümdar.
Hizmetkâr cevap verir:
"Bunlar porselen tabaklar.Ve bir gün mutlaka kırılacaklar.Siz bu tabağın insan hayatından daha değerli olduğunu düşündüğünüz için beni ölüme gönderdiniz.Geriye kalan 9 tabak da birer birer kırılacak ve 9 kişi daha bu yüzden ölüme gidecekti.Ben nasıl olsa öleceğim,bari onları kurtarayım diye düşündüm."


  ♥ 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı.
  ♥ ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
  ♥ Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
  ♥ Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
  ♥ Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor.
  ♥ Amerika’da satışa sunulan ilk cd, Bruce springsteen`in "Born in Theusa" albümüdür.
  ♥ Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.
  ♥ Aslanlar bir günde 50 kez sevişebilirler.
  ♥ Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.
  ♥ Avustralya’daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
  ♥ Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
  ♥ Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
  ♥ Baykuş mavi rengi görebilen tek kustur
  ♥ Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
  ♥ Bir Big Mac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.
  ♥ Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
  ♥ Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
  ♥ Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar.
  ♥ Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor.
  ♥ Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
  ♥ Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir.
  ♥ Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir.
  ♥ Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
  ♥ Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
  ♥ Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
  ♥ Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
  ♥ Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
  ♥ Buckingham sarayında 602 oda bulunuyor.
  ♥ Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg
  ♥ Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın İshigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
  ♥ Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
  ♥ Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
  ♥ Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
  ♥ Çocuklar baharda daha fazla buyuyor.
  ♥ Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
  ♥ Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
  ♥ Döllenmeden sonra çocuğun boyu 5 milyon kat buyur...
  ♥ Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
  ♥ Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur.
  ♥ Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
  ♥ Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında   ♥ Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.
  ♥ Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi cinliler.
  ♥ Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba’dır.
  ♥ Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor=.
  ♥ Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97–72 82 cm olacaktı.
  ♥ Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
  ♥ Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
  ♥ En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
  ♥ En yakin oldukları noktada, Rusya ve Amerikanın birbirlerine uzaklıkları dört km `den daha azdır.
  ♥ Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk koru oluyorlar.
  ♥ Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif etmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük vardır.
  ♥ Fareler kusamaz.
  ♥ Filler zıplayamayan tek memelidir.
  ♥ Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
  ♥ Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
  ♥ Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır.
  ♥ Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez. 

  ♥ Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde "başkent" anlamına gelmektedir.
  ♥ Günışığından daha fazla yararlanmak için saat uygulamasını Benjamin Franklin başlatmıştır.
  ♥ Günümüzde, evlenenlerin yüzde ellisi boşanmaktadır.
  ♥ Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır.
  ♥ Hapşırdığınız zaman, kalbiniz de dâhil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.
  ♥ Hapşırırken Burnu ya da Ağzı Kapamak, Felce Neden Oluyor.
  ♥ Havuca rengini karoten verir.
  ♥ Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
  ♥ Her 25 kişiden biri astım hastasıdır.
  ♥ Her dört Amerikalıdan biri mutlaka televizyonda görünüyor.
  ♥ Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
  ♥ Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu nokta cin’dir.
  ♥ Hindistan`da oyun kâğıtları yuvarlaktır.
  ♥ Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.
  ♥ Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
  ♥ İleri doğru bir adim atıldığında, insan vücudundaki 54 kas çalışır.
  ♥ İlk çamaşır makinesi 1907 yilinda Hurley Machine Co. Tarafından pazarlandı.
  ♥ İnciler sirkede erir.
  ♥ İnek sütünün pH değeri 6’dır.
  ♥ İngilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikâyesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
  ♥ İngiltere’deki bütün kuğular kraliçenin malidir.
  ♥ İnsan beyninin % 80’i sudur.
  ♥ İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg’dır.
  ♥ İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak başparmağınki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.
  ♥ İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
  ♥ İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
  ♥ İnsanlar beyinlerinin sadece %10’unu kullanırlar.
  ♥ İnsanlar vücutlarında 300 adet kemikle doğuyorlar ama yetişkin olduklarında bu sayı 206 ya düşüyor.
  ♥ İnsanlar yaşamları boyunca altı filin ağırlığına eşit miktarda yiyecek tüketiyorlar.
  ♥ İnternetin yıllık büyüme yüzdesi 314.000’dir.
  ♥ Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırpar.
  ♥ Kanada, Kızılderili dilinde "büyük koy" anlamına gelmektedir.
  ♥ Kangurular geri geri yürüyemezler.
  ♥ Kaptan Cook, Antarktika hariç bütün kıtalara ayak basan ilk insandır.
  ♥ Kaşları yukarı kaldırmak için 30 kaşı harekete geçirmek gerekiyor.
  ♥ Kediler ultrason seslerini duyarlar.
  ♥ Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.
  ♥ Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
  ♥ Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
  ♥ Kış aylarında, Moskova’daki buz pateni pistleri 250 bin metrekarelik bir alanı kaplar.
  ♥ Kıta isimlerinin hepsi ayni harfle başlayıp ayni harfle biter.
  ♥ Kirli kar, temiz kardan daha kolay erir.
  ♥ Kopeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
  ♥ Kutup ayıları solaktır.
  ♥ Larry Hagman (JR.)Dallas dizisinin setinde hiç kimsenin sigara içmesine izin vermezdi.
  ♥ Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
  ♥ Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
  ♥ Mexico City her sene 25 cm kadar batıyor.
  ♥ Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat’di.
  ♥ Monako’nun ulusal orkestrası ordusundan daha geniş bir kadroya sahiptir.
  ♥ Mumyaların ayak parmakları tek tek sarılarak mumyalanmıştır.
  ♥ New York bir zamanlar Amsterdam`dı.
  ♥ Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği zaman 23 yaşındaydı.
  ♥ Norveç’in kuzeyinde, her yaz 14 hafta gece gündüz güneşli geçer.
  ♥ Ortalama bir buzdağının ağırlığı 20 milyon ton.
  ♥ Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini tıraş olmak için harcar.
  ♥ Ortalama bir insan hayati boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.
  ♥ Ortalama bir pire, kendi büyüklüğünün 150 katı yüksekliğe zıplayabiliyor. Bu oranı tutturmak için bir insanin yaklaşık 30 metre zıplaması gerekli.
  ♥ Ortalama olarak, Amerika’da günde üç adet cinsiyet değiştirme operasyonu gerçekleşmektedir.
  ♥ Ödemeli telefon konuşmalarının çoğu babalar gününde ediliyor.
  ♥ Pablo Picasso, parasızlık çektiği gençlik günlerinde yaptığı resimleri yakarak ısınırdı.
  ♥ Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kustur.
  ♥ Peru’da hiç umumi tuvalet yoktur.
  ♥ Rodin’in unlu ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir.
  ♥ Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplıdır.
♥ Rusya’da doğudan batıya doğru seyahat edilirse, yedi saat kuşağı geçilir.
  ♥ Sadece bir tane kovboy filmi kadın yönetmen tarafından çekilmiştir
  ♥ Sadece dişi kanaryalar ötebilir.
  ♥ Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
  ♥ Sağ elini kullanan insanlar sol elini kullananlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.
  ♥ Sahra çölündeki Tidikelt kasabasına on yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
  ♥ Salatalığın yüzde 96’si sudur.
  ♥ Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.
  ♥ Sarışınların esmerlere göre daha fazla saçı vardır.
  ♥ Sığırların dört tane midesi vardır.
  ♥ Sihirli sözcük‘Abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
  ♥ Sineklerin beş gözü vardır.
  ♥ Suudi Arabistan’da hiç ırmak yoktur.
  ♥ Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
  ♥ Tarantulalar iki bucuk yıl yiyeceksiz yaşayabilirler.
  ♥ Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altın 200 kat daha fazlası okyanuslarda bulunmaktadır.
  ♥ Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar.
  ♥ Timsahlar renk korudur.
  ♥ Tom sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.
  ♥ Uranüs, çıplak gözle görülebilen bir gezegendir.
  ♥ Uyurken, televizyon seyrederken yaktığımızdan daha fazla kalori harcıyoruz.
  ♥ Ünlü çizgi film kahramanı Temel Reis, 1919 yılında Elzie Crisler Segar tarafından yaratıldı.
  ♥ Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.
  ♥ Venus saat yönünde dönen tek gezegendir.
  ♥ Virginia woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmıştır.
  ♥ Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadırlar.
  ♥ Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.
  ♥ Yazar Rudyard Kipling sadece siyah mürekkep kullanırdı.
  ♥ Yeni Zelanda, dünyadaki her türlü iklimin yaşandığı tek ülkedir.
  ♥ Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
  ♥ Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 23 bin kez nefes alır.
  ♥ Yıllara göre ortalama alındığında, her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla.
  ♥ Yunuslar bir gözleri açık uyurlar.
  ♥ Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
  ♥ Zürafalar 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler.
  ♥ Zürafalar yüzemez. Yüzse bile kesin boğulur
  ♥ Zürafaların ses telleri yoktur.

 

Arkadaşlar işte renklerin dili:
Kırmızı: Sana aşığım!
Pembe: Çok güzelsin.
Mor: Bana benziyorsun.
Mavi: Sakin oluşunu beğeniyorum.
Beyaz: Çok iyi kalplisin.
Turuncu: Ne kadar tatlısın!
Sarı: Göz kamaştırıyorsun.
Şimdilik bu kadar. İsteyen alıntı yapabilir. Tabii ki kaynak belirterek !

Ne zaman okuma ile ilgili bir yazı yazılsa veya bir konuşma yapılsa toplumumuzun okuma alışkanlığının olmadığından dem vurulur. Sebep olarak da sözlü gelenekten gelen bir kültürümüz olduğu veya ekonomik sebeplerden dolayı insanlarımızın okumayı istemedikleri gibi bir çok sebep öne sürülür. Peki ne yapmalı?

Açık söylemek gerekirse büyükler için yapacak çok bir şey yok. Çünkü bütün köklü alışkanlıklar çocukluk yıllarında elde ediliyor. Eğer siz yetişme çağındaki bir çocuğa okuma ile ilgili bir bilinç verir ve bunun takibini yaparsanız başarıya ulaşırsınız. Bu yazıda çocuklarda okuma alışkanlığını geliştirmek için bazı öneriler bulacaksınız. Okuması ve uygulaması kolay olsun diye maddeler halinde yazmayı tercih ettim. 

1. Alışkanlıklar küçük yaşlarda kazanılır. Dolayısıyla çocuğunuza daha okuma yazmayı öğrenmeden kitabın önemini kavratacak uygulamalar içinde olmalısınız. Kitap sadece belirli yaştaki insanların okuması gereken bir şey değildir. Her yaşın kitabı vardır. Çocuğunuz ilkokula başlamadan ona alacağınız boyama kitapları veya sesli kitaplar onun kitabı ve okumayı sevmesinde ilk adımları atacaktır. Eğer çocuğunuzun eline küçük yaşta oyuncak silah veriyorsanız hiç boşuna mafya dizilerini suçlamayın.

Çocuğunuz belki okula gitmeden önce okuma yazma bilmiyor olabilir. Ama siz biliyorsunuz. Dolayısıyla çocuğunuz ile kitap arasındaki ilk bağlantıyı siz kuracaksınız. Bunu ona kitap okuyarak yapabilirsiniz. Uyumadan önce kitap okumak ideal bir yol olabilir.

2. En iyi eğitim örnek olmaktır. Çocuğunuz muhakkak sizi ve diğer aile bireylerini kitap okurken görmelidir. Her akşam evlerde dizi saatleri uygulaması yapılıyor. Peki, kitap saati uygulaması neden yok? Günün belirli bir saatinde bütün aile bireyleri aynı anda kitap okuma saati düzenleyebilir. Çok değil günde yarım saat veya bir saat kitap okuma seansı çocuğunuza inanılmaz bir motivasyon kazandıracaktır.

3. Evinizde kitap konuşulmalıdır. Kitap okumayı destekleyen bir diğer uygulamada kitabı günlük hayatın içine sokmaktır. “Falanca kitap çok güzelmiş, şundan bahsediyor, aynı yazarın şu kitabı da güzel” gibi sözler muhakkak çocuğunuzun zihninde yer edecektir. Bir süre sonra o da okuduğu kitaplardan bahsedecek sizin gibi konuşabilmek için daha fazla okuma yolunu seçecektir.

4. Kitap en güzel hediyedir. Her akşam elinde hediyeler ile eve gelen bir baba her çocuğun hayalidir. Ama baba her akşam çikolata getiriyorsa bu ancak çocuğun dişlerinin çürümesini sağlar Çocuğunuza her fırsatta kitap hediye etmeye çalışın. Çünkü hediye almak sevindirici bir olaydır. Bu olay ile kitap fikri üst üstte geldiğinde çocukta kitabın sevindirici ve değerli bir şey olduğu izlenimi uyanacaktır.

5. Her çocuğun bir kütüphanesi olmalıdır. Çocuğunuzun odasına yapacağınız masrafın küçük bir kısmını kütüphane için ayırmaya ne dersiniz? Hatta imkân varsa çocuğunuz kendi kütüphanesini kendisi yapmalı, süslemeli, boyamalı… Bu şekilde kitabı ve kütüphaneyi daha çok sahiplenecektir. Birde üstüne “Ali’nin Kütüphanesi” yazdınız mı tamam Kütüphane çocuğunuzda kitap alma, kitap edinme ve biriktirme davranışlarında önemli katkılar sağlayacaktır.

6. Çocuğunuzu mutlaka kitap evlerine ve kitap fuarlarına götürün. Çocuğunuz devamlı süpermarket gezmelerine gideceğine biraz da kitap gezmelerine gitmiş olsun. En azından ayda bir düzenli olarak bir kitap mağazasını ziyaret edin. Çocuğunuzla beraber kitapları karıştırın, yeni çıkan kitaplara bakın bütçenize göre ona bir kitap alın.

Özellikle kitap fuarları kitap bilincini geliştirmek için önemli fırsatlardır. Kitabın ne kadar değerli bi araç olduğunu insanlara hatırlatır. Aynı zamanda birçok insanın kitaplarla ilgilenmesi kitap okumanın olağanüstü bir şey olmayıp doğal, olması gereken bir davranış olduğu konusunda çocuğa bir fikir verecektir.

7. Kitap istatistikleri tutun. Çocuğunuza küçük bir defter alıp okuduğu kitapları not etmesini söyleyin. Her ay sonunda, her yıl sonunda okuduğu kitap sayılarını tespit edin. Kitap sayılarında artış varsa onu ödüllendirin. Aynı zamanda tutulacak deftere kitaplardan alıntılar da yazılabilir.

8. Çocuğunuzu kitap seçimi konusunda yönlendirin. Yukarıda bahsettiğimiz gibi her yaşın kitabı vardır. Daha ilkokuldaki çocuğun önüne ağır dünya klasiklerini koyarsanız baştan kaybetmiş olursunuz. Çocuğunuzun yaşına göre okuması gereken kitapları tespit edip bunları çocuğunuza önerin. Fakat bu kitabı okuyacaksın diye baskı yapmayın. Çocuklar eğlenceli kitapları diğerlerine tercih edebilirler. O zaman yemek seçiminde uyguladığınız taktiği hatırlayın. Sebze yemeğini yemeyene tatlı yok! Çocuğunuza eğer bu kitabı okursan diğerini de okuyabilirsin tarzı yaklaşırsanız iki kitap birden okumasını sağlamış olursunuz.

9. Çocukların kitap yazarlarını tanımasını sağlayın. Gerek vefat etmiş, gerek yaşayan yazarları tanımak çocuğunuzun okuma bilinci konusunda önemli bir adımdır. Özellikle kitap fuarlarına, imza günlerine çocuğunuzu götürüp yazarları görmelerini ve konuşmalarını sağlayın. Çocuk yazarını bildiği bir kitabı daha heyecanla okuyacaktır.

10. Yazmak okumayı destekleyici bir aktivitedir. Bir şey üzerine yazı yazmak o şeye alıcı gözüyle bakmak demektir. Çocuğunuza kitap üzerine bir şeyler yazmasını önerin. Her kitap üzerine yarım sayfa kadar yazı yazsa ve bunları biriktirse oldukça büyük bir hazine oluşturuyor demektir.

11. Kitap ile ilgili dergileri, yazıları ve televizyon programlarını takip edin. Televizyonlarımızda pek kitap üzerine program yok ama kitap üzerine yayınlanan gazete ekleri, dergiler, internet siteleri var. Çocuğunuza rehberlik ederek bunları takip etmesini sağlarsanız okuma davranışı desteklenmiş olur.

12. Çocuğunuzu kütüphaneye götürün. Kütüphaneler internet sayesinde yavaş yavaş eski işlevselliklerini yitirse de kitap kurtları için hala vazgeçilmez yerler. Uygun bir zamanda çocuğunuz kütüphaneye götürüp kütüphaneyi gezdirin. Eğer kütüphaneye üye olması mümkün ise kendi kendine kütüphaneye üye olmasını sağlayın. Bu şekilde kütüphaneyi benimsemesi kolaylaşacaktır.

13. Kelime oyunları kitap okumayı teşvik edebilir. Gerek elektronik ortamda,  gerekse klasik anlamda birçok kelime oyunu bulunuyor. Çocuğunuzu şiddete dayalı oyunlar oynaması yerine bunları oynamasını tavsiye edin. Hatta beraber ailecek oynayın. Çocuğunuza ne kadar kelime bilirse bu oyunlarda o kadar başarılı olacağını çok kelime bilmenin yolunun da çok okumaktan geçtiğini söylemeyi unutmayın.

14. Dergi, gazete ve diğer yayınlar takip edilmelidir. Okuma alışkanlığı sadece kitap ile sınırlı değildir. Belki kitaplar çocuğunuza sıkıcı gelebilir. Bu durumda dergiler imdadınıza yetişir. Özellikle çocuk dergileri cezp edici tasarım ve içerikleri ile çocukların gözdesidir. Bütçeniz el veriyorsa bir çocuk dergisine abone olabilirsiniz.

15. Çocuğunuzun kitap için para biriktirmesini sağlayın. Çocuğunuza istediği her kitabı almayın. Bazı kitaplar için para biriktirmesini sağlayın. Böylece kendi parasıyla kitap almış olacak ve kitabı daha çok sahiplenecektir. Bu alışkanlığı ilk başlarda harçlığına bir kitap zammı yaparak yerleştirmek mümkün olabilir. Örneğin 2 YTL harçlık alıyorsa 1 YTL kitap zammı yapılabilir.

Arkadaşlar kimse ülkemizin geri kalmasını istemez. Bizde Hakia ve Google'a rakip olacak Kimola'yı İnternet'e sunduk. İsterseniz şu linkten ön izlemesine bakın. Bu Kimola'yı Türk bir çocuk yapmış. HEM DE 15 YAŞINDA! Neyse işte link:

http://www.kimola.com/

http://www.kimgraphisme.fr/
http://lairdautan.com/
http://creationdelphine.ovh.org/
http://lepetitmondemel.ifrance.com/
http://pagesperso-orange.fr/lerefugedejosya/cartesgratuites.htm
http://fleurdevenus1.site.voila.fr/
http://lescreationsdepatricia.nuxit.net/Menu.htm
http://www.alexandra.moi.fr/menu/menu.htm

http://www.kissdesign.net/websets/
http://creationdelphine.fr/
http://creationprincesse.ifrance.com/
http://creationdelphine.fr/kitgraphique/kitgraphiques.htm
 
 
  Bugün 159 ziyaretçikişi burdaydı!  
 

Get your own Chat Box! Go Large!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol